Osmanlı İmparatorluğu Wiki
Register
Advertisement
Orhan1

Orhan Gazi (Osmanlı Türkçesi: اورخان غازی)(d. 1281 Söğüt – ö. Mart 1362 Bursa). Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahıdır. 1326 ile 1362 yılları arasında beylik yapmıştır.[1][2]

Osmanlı Beyliği'nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun'un oğludur. Sarışın, uzun boylu ve mavi gözlü, halk tarafından çok sevilen, ulemaya saygılı, merhametli bir hükümdar olarak tanımlanır. Sık sık halkın arasına karıştığı, ve dertlerini dinlediği söylenir. Babası Osman Gazi'nin vefatı üzerine 1324'te bey olmuştur.

Tughra orhan I

İlk tuğra

Beyden önceki dönem[]

Osmanoğullarının en uzun ömürlüsü olan Orhan Bey'in çocukluğu ve gençliği bilinmemektedir. Osmanlı tarihlerinde adının ilk geçisi 1298'de Nilüfer Hatun (Yarhisar Tekfuru kızı Holofira) ile evlendirilmesi nedeniyle olmuştur. 1300 de Köprühisar'in fethinde bulunmuş ve Karacahisar uçbeyliği verilmiştir. Osman Bey oğlunu emir-i kebir (beylerbeyi) rütbesi ile küçük beylik ordusuna komutan atamış ve bundan sonraki babasının her askerî eylemine katılmıştır. Geleneksel anlatımlarda, Osman Gazi ölümü ardından yapılan toplantıda Orhan'ın kardeşi Alaeddin Paşa'ya beylik önerisinde bulunduğu, ama onun kardeşi Orhan'ın askerî başarılarını hatırlatarak Orhan'in bey olmasını sağladığı bildirilmektedir. Osmanlı'nın ilk tapu senedini Miladi 1301 yılında Orhan Gazi; Şeyh İzzeddin İsmail'e Sakarya Akova'daki Çalıca ve Şehler Köyü vakıf tapusunu vermiştir.

Resim41

1326'da topraklar

Fetihler[]

Orhan Bey'in beylik yıllarının ilk dönemi Anadolu'da fetihlerle geçmiştir. Beyliği sırasında bütün diğer Anadolu beylikleri gibi İran'da kurulu İlhanlılar'ı metbu sayıp yıllık

Orhan Bey 1321'de Mudanya'yı fethederek beyliğini Marmara Denizi kıyısına erişmiştir. O yıl e 1326'ya kadar Gazi komutanlar emri altında Osmanlı beylik birlikleri beylik sınırlarina sevkedilmiş; Konur Alp Batı Karadeniz dolaylarına, Akçakoca İzmit dolaylarına, Gazi Abdurrahman Yalova (Yalakabad) dolaylarına akınlar yaparak Yalova, Akyazı, Mudurnu, Pazaryeri (Ermenipazarı), Sapanca (Ayangölü), Kandıra, Samandra fetihleri yapılmıştır.

48osm

Köse Mihal

1326'de hedef, bölgenin en büyük merkezi olan ve yıllardır abluka altında tutulan Bursa kenti olmuştur. Önce Orhaneli (o zaman Atranos) kalesi alınmış ve yıkılmış; sonra Bursa hisarını kuşatmak üzere Pınarbaşı mevkininde karargah kurulmuştur. Fakat Köse Mihal Bey'in diplomatik çabaları sonucu kale muhafızı Evranos kaleyi savaşsız teslim etmiştir. Köse Mihal Bey ve Evrenos Bey'in müslüman olup Orhan Bey'in hizmetinde akıncı beyleri olarak görev yapmaları ve bu misyonu kendi soydaşlarına devretmeleri Osmanlılık kimliği yaratma siyasetinin ilk başarılı sonuçlarıdır. Bir vekayiname Bursa alınışını 2 Cemazievvel 726 (6 Nisan, 1326) olarak vermektedir. Fakat elde bulunan bazı, Orhan Gazi adına Bursa'da basılı olduğu gösterilen akçe sikkeleri daha önceki tarihleri göstermektedir. Genel olarak Osmanlı tarihçiler Bursa'nın alınması ile Orhan Gazi tarafından başkent yapıldığı bildirirler.[3]

Sonraki yillarda Orhan Bey'in gazi komutanları akıncıları ile Kocaeli topraklarında ilerlemişler; Kartal ve Aydos kalelerini fethetmişler ve Boğaz kıyılarında görülmüşlerdir.

Mayıs 1329da Bizans imparatoru olan III. Andronikos ve yakın danışmanı (sonra imparator olan) Yannis Kantakuzenos 2.000 paralı asker ile takviyeli bir Bizans ordusu ile Kocaeli'nde ilerlemiş; İzmit kuşatması yapan ise Orhan Gazi ivedi yürüyüşle Darıca üzerinden gelmiş; ve ilk defa bir meydan savaşı olarak Bizans ve Osmanlı orduları 11 Haziran 1329'da Maltepe Savaşı'na girişmişlerdir. Bu savaşta Bizans ordusu Osmanlı ordusuna yenik düşüp bozguna uğramış ve Bizans İmparatoru III. Andronikos yaralı olarak kurtulmuştur. Böylece III. Andronikos'un Bizans Anadolu topraklarını geri alma planları suya düşmüştür ve Bizanslılar bir daha böyle planlara girişmemişlerdir..[4]

Resim43

Ölümünde topraklar

Orhan Bey'in bu askerî zaferi sonucu olarak bütün Hristiyanlar için ana itikat prensibi sağlayan Nicea İtikadı'in 325'de kabul edildiği şehir olan ve Bizans Konstantinopolis'i Latinlerin elinden alıp kurtaran İznik Rum İmparatorluğu'nun başkenti olmuş olan İznik (Nicea) 2 Mart 1331'de hiç direniş görünmeden fethedilmiştir. Orhan Bey ve yakınları tarafından yapılan imar çalışmaları çok kısa bir zamanda İznik bir Osmanlı kültür, ticaret ve sanat merkezi olan bir İslam şehrine döndürmüştür. Özellikle Orhan Bey İznik büyük katedralini camiye ve bir manastırı medreseye çevirtmiş; eşi Nilüfer Hatun bir imaret yaptırmış; oğlu Süleyman Paşa ise yeni bir medrese inşa ettirmiştir.

Bu çalışmalar sürerken Kara Timurtaş Paşa Marmara'nın Gemlik ve Armutlu kıyılarını Osmanlı sınırlarina katmış. Sonra daha eski klasik Roma İmparatorluğu'nun (284 ve civarında) başkentliğini yapmış olan ve 6 yıldır Osmanli ablukası altında bulunan İzmit (Nikomedia) 1337de Bizans tarafından savunulamaz duruma gelmiş; son Bizans valisi Prenses Marika Paleialogos tarafından terkedilip Osmanlı orduları tarafından fethedip yönetimi Süleyman Paşa'ya verilmiştir.

Bunun üzerine III. Andronikos 1333'de Osmanlı hükümdarı Orhan Bey'e bir barış anlaşması teklif etmiş ve yıllık 12.000 Bizans altını haraç karşılığında Bitinyada Bizans elinde kalmış olan arazilere Osmanlı'ları hücum etmemesini teklif etmiştir. Böylece Orhan Bey'in Anadolu'da küffardan fethedilecek önemli bir yer kalmamıştır.Kaynak hatası: <ref> etiketi için </ref> kapanışı eksik

Bazı Türk tarihlerine göre bu başarının sonucu olarak 1353de Çimpe kalesi Süleyman Bey'e bir askerî üs olarak verilmiştir. Süleyman Bey buraya ve civarına askerlerinin ailelerini ve göçmen Türkmenleri yerleştirmeye başlamıştır ve bu kale Osmanlılarin Avrupa'ya bir köprübaşı noktası olmuştur. Bunu önlemeye çalışan İmparator VI. Yannis Kantakuzenos Çimpe kalesini geri almak için 10.000 altın tazminat vermeyi teklif etmiş ve bunu müzakere etmek için Orhan Bey'le şahsen görüşmek istemiştir. Fakat yaşlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan Bey bu görüşmeyi kabul etmemiştir. [5]

Bir başka açıklamaya göre ise 2 Mart,1354de bütün Trakya büyük bir deprem geçirmiş ve bu afetin hemen arkasından gelen kar tipi fırtınaları ve şiddetli yağmur afetleri hayatı daha da fenalaştırmıştır. Bu afetten önce büyük bir Bizans şehiri olan Gelibolu taş taşın üzerinde kalmayacak kadar zarar görmüş ve tüm halkı tarafından denizden terk edilmiştir. Bigada bu haberi alan Süleyman Paşa bir anlatıma göre zaten kendine üs verilen Çimpe'ye gitmek üzere hazır bulunmaktaydı. Diğer bir anlatıma göre, Süleyman Paşa daha önceki yardım seferinde Rumeli topraklarının zenginliğini görmüş ve Rumeli'ye geçmek için bir böyle bir fırsat kollamaktaydı.

Her nedenle olursa olsun, Süleyman Paşa ve ordusu ile Çanakkale Boğazı'nı geçip ve birlikte getirilen Türkmen göçmenleri bomboş olan Gelibolu'ya yerleştirmiştir. Birkaç ay içinde şehirdeki binalar yaşanacak şekilde onarılıp ve şehrin surları yeniden inşa edilmiş ve Gelibolu nüfusunun hepsi Türk olan bir müslüman şehrine dönüştürülmüştür. Bizans imparatoru resmen Süleyman Paşa'dan Gelibolu'dan orada yerleştirdiği bütün Türklerle birlikte çekilmesini istemiştir. Ancak Süleyman Paşa yanıt olarak buraya Türklerin Allah'ın niyeti ile geldiklerini; geldiklerinde şehrin terkedilmiş olduğunu; burada oturan hiçbir kimsenin evinden zorla atılmadığını ve bu şehri terketmenin Allah'ın inayetini ret etme olacağını bildirmiştir. İmparator bu şehrin boşaltılması masraflarını karşılayacağını ve üstüne tazminat vereceğini bildirdiyse de Süleyman Paşa'yı fikrinden çaydıramamıştır. İmparator bu sefer damadı Orhan Bey'e de durumu şikayet etmiştir; Orhan Bey İmparatorla İzmit'te görüşebileceğini bildirmiş ise de görüşmeye hastalık bahanesine gitmemiştir. Bunu bir felaket olarak kabul eden İmparator büyük bir yeise kapılmıştır. [6]

Bu sorun daha bir hal yoluna konulmadan Kantakuzenos, ortak imparator olan V. Yannis'le açık mücadeleye girişmiş; önce damadı V. Yannis Palaiologos'u ortak imparatorluktan atıp; Bozcaada'ya (Tenedos'a) sürgüne göndermiştir. Ama oradan Venedikliler yardımıyla Bozcaada'dan kaçan V. Yannis İstanbul'a gelip Konstantinopolis'te idareyi yeniden eline almıştır. V. Yannis ile kayinpederi VI. Yannis Kantakuzenos anlaşma yapıp birlikte imparatorluk yapmayı kabul etmişlerdir. Fakat, büyük bir depresyon içinde bulunan VI. Yannis Kantekuznos birkaç gün sonra 4 Aralık,1354de kendi isteği ile tahtından feragat etmiş; bir manastıra kesiş olarak girmiştir. Böylece Osmanlıların Rumeli'ye geçmeleri bir emrivaki olarak kalmış, ama Orhan Bey'in kayınbabası iktidardan ayrılmıştır. [6]

Masallaşmış bir açıklamaya göre ise Süleyman Paşa ve ufak ordusu Rumeli'ye salla geçiş yapmış ve orada ilk yerleşkiyi kurmuşlardır.

Her ne şekilde geçiş ve köprübaşı kurulmuş olursa olsun, Osmanlılar Trakya'da Bizans şehirlerini birer birer zaptemeye başlamışlardır. Çimpe Kalesi ve Gelibolu kale ve şehirinden başlayarak Bolayır, Keşan ve Rodoscuk (Tekirdağ) 1354de fethedilmiştir. Bunun yanında fethedilen toprakları korumak amacıyla Rumeli'de geniş bir iskan politikası uygulanmış ve Anadolu'dan Trakya'ya Türkler getirilip yeni fethedilen yerleşkelere iskan edilmişlerdir. Ayrıca, zaten Trakya topraklarında bulunan korsanlık, haydutluk ve çetecilikle geçinen Türkler, Aydınoğulları ve Saruhan orduları kalıntıları da Osmanlılara katılmışlardır. 1356da Osmanlılar Çorluya kadar ilerlemişlerdir.

Rumeli'deki Osmanlı toprakları üzerinde beylerbeylik görevi yapan Süleyman Paşa Çorlu civarında bir sürek avı sırasında atından düşerek feci şekilde ölmüştür1357 . Süleyman Bey'in ölümu ile; 1359-1362 arasında Orhan Bey'in oğlu ve veliahtı Murat Bey Rumeli'de Osmanlı ordularına komutaya başlamıştır. Osmanlılar 1361de Dimetoka'yi ellerine geçirmişler. 1362de Orhan Bey öldüğünde Osmanlı orduları Edirne kapılarında olup o yıl bu şehir de Osmanlılar eline geçmiştir.

Yenilikleri ve düzenlemeleri[]

Devlet alanında[]

Orhan Gazi Osmanlı Beyliği'ni yeni yasalar ve düzenlemeler sayesinde devlet yapmıştır. Sultan unvanı ilk kez Orhan Gazi zamanında kullanılmıştır. İlk kez vezirlik teşkilatı kurulmuştur. İlk kadı ve subaşı atamaları bu dönemde yapılmıştır. Sancaklara kadılar gönderilmiştir. Divan Örgütü kurulmuştur. Vakıf sistemi, adli teşkilat kurulmuştur. İlk gümüş para "akçe" bastırılmıştır.

Askerlik alanında[]

Yaya ve müsellem olarak ilk düzenli Osmanlı ordusu kurulmuştur. İlk donanma çalışmaları yapılmıştır.


Kişiliği ve fiziki yapısı[]

Orhan Gazi mavi gözlü, sarışın, beyaz tenli, geniş göğüslü, iri yapılı bir insandı. Kulağında siyah bir beni vardı.

Davranışları dengeli ve kararlı idi. Daima tedbirli davranırdı. İyi ahlaklı olarak bilinirdi.[7]

Son yılları ve ölümü[]

Orhan Gazi, son yıllarında Osmanli devletinin idaresini oğlu Murat Bey'e bırakarak Bursa'da sessiz geçirmiştir.

Ölüm nedeni ve yılı hakkında tarihçiler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Zamanının tarihçisi olan Aşıkpaşazade Orhan Bey'in Süleyman Bey'le aynı yılda, 1358'de, öldüğünü [3] yazmaktadır. Bazı tarihçiler 1360 yılında 79 yaşında iken vefat ettiğini bildirirler ve diğerleri ise ölümünün 1362'de olduğunu belirtir.[2]

Orhan Bey Bursa'da Gümüşlü Kümbet'te babasının türbesine gömülmüştür

Ailesi[]

Eşleri[]

Orhan Bey'in adları bilinen üç eşi de Rum asıllı olup bunlar Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer Hatun adını alan Holofira; Bizans İmparatoru III. Andronikos Palaiologos'un kızı Asporça ve Bizans İmparatoru VI. Yannis Kantakuzenos'un kızı Teodora. Asporça ve Teodara'ın İslam dinine girip girmedikleri bilinmemektedir.

  1. Asporça : Bizans İmparatoru III. Andronikos'un kızı;
  2. Nilüfer : Yarhisar Tekfuru kızı;
  3. Teodora Kantakouzene : Bizans İmparatoru VI. Yannis Kantakuzenos'un kızı.


Erkek Çocukları[]

Orhan Gazi henüz hayattayken, en büyük oğlu olan Süleyman Gazi (Süleyman Paşa olarak da bilinir) attan düşerek vefat etmiştir. Kısa bir süre sonra babası Orhan Gazi'nin de ölümü üzerine tahta küçük kardeşi I. Murat (Murad Hüdavendigar) geçmiştir. Üçüncü Osmanlı padişahı olan Murad Hüdavendigar, Nilüfer Hatun'un oğludur.

  1. Süleyman Gazi
  2. Murad Hüdavendigar, Kosova Savaşı sonrasında savaş alanındaki ölü ve yaralıların durumunu incelerken aslında yaralı olup,ölü gibi yere yatan Milos Obilic I.Murad yanına geldiği zaman hançerle arksından vurarak öldürmüştür.
  3. İbrahim, Eskişehir valisi (1316 - 1362). Kardeşi Murad tarafından öldürülmüştür.
  4. Halil
  5. Kasım
  6. Eyüp

Kız Çocukları[]

  1. Fatma Hatun
  2. Şehzade
  3. Hadice

Beylik toprakları[]

16.000km2'den 95.000km2'ye çıktı


Zaman şeridi[]


Dipnotlar[]

  1. Orhan Bey'in beylik yılları için çok ayrıntılı ve inanılır dış kaynaklar: Gökbilgin, Tayyip, "Orhan", İslam Ansiklopedisi, C.IX say.399-408 Ankara ve İstanbul:Türkiye Cumhuriyeti, Maarif Bakanlığı, 1940 ve sonrası
  2. 2,0 2,1 Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu mülkün sultanları, İstanbul: Oğlak yayınları ISBN 975-329-299-6, say.52-62 Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "sakaoglu" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış
  3. 3,0 3,1 Fakat zamanının tarihçisi Âşıkpaşazade Bursa'nın Bey Sancağı olarak örgütlenip oğlu Murad Bey'e verildiğini bildirmektedir (Âşıkpaşazade, haz. Ali Bey, Tevarih-i Al-i Osman'dan Âşıkpaşazade Tarihi [1332], İstanbul).
  4. Mirmiroglu,V. (1949), "Orhan Bey ile Bizans İmparatoru III. Andrinikos arasindaki Pelekanon Muharebesi", Belleten C.13 say.309-320
  5. Aktepe, M.Münir (1950) "Osmanlıların Rumelide ilk fetihleri: Çimpe kalesi", Tarih Dergisi, C.2 say.283-307
  6. 6,0 6,1 say.319 Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "norwich" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış
  7. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sitesi/E-kitap

^

Advertisement